Çakıl Taşı Güncesi

11 yıl bitti be bu evde. Nihayet bu evdeki son gecemiz. Söylemiştim ya taşınıyoruz diye, işte o gün yarın oluyor. Yarın büyük gün. Yıllar nede çabuk geçiyor. Tabi doğal olarak nostalji ambalajı biraz büzünle kaplıdır. O yüzden taşınma işini çabuk geçiyorum. :)

Gideceğimiz yer şehir merkezinden biraz uzakta. Oradaki ev sayısı daha az, bu sayede geniş alanlar daha çok, insan sayısı daha az. Küçükken hafta sonları giderdik o eve. Hafta içinde okul olduğu için mecburen geri dönerdik. Ama ben okuldayken bile o evi, o evin çevresindeki boş arsaları ve oralardaki oyunlarımı, çevredeki çimenleri ve çimenlerin üstünde huzurla dolduğum zamanları düşünerek rahatlardım. Şimdi yeniden ve daimi olarak oraya gidiyoruz. Ne güzel değil mi? Belki yine çimenlere uzanırım. Gerçi şimdilerde o çevredeki ev sayısı da arttı ama olsun. En azından başımın belası apartmanlar yok, evlerin hepsi bahçeli ve en fazla iki buçuk katlı. 

Bu konudan ayrılıp, başlığın neden "Çakıl Taşı Güncesi" olduğunu açıklayayım. Yine küçükken yaz aylarında, Konya'da bir göl olan Beyşehir gölüne giderdik. Gölde kardeşimle birlikte yüzerken suyun içinden renkli taşlar ve midye kabukları toplardık. Kısa sürede harika taşlardan oluşan bir koleksiyonum oldu. Sonra, sadece gölden değil hoşuma giden her yerden toplamaya başladım. Şimdi düşününce sadece iki tanesini hatırlayabiliyorum. Bir tanesi büyük bir kalp şeklindeydi (hatta onu kırmızıya boyamıştım), diğeri de simsiyahdı ve biraz yontulursa dikdörtgenler prizmasına benzerdi. Gün geçtikçe renklerini kaybederlerdi. Hepsini tekrar tekrar yıkayarak eski güzel renklerine kavuştururdum. Yeniden hayat bulur ve nefes almaya başlarlardı benim gözümde. Hepside çok güzellerdi. Ama zamanla çoğunu kaybettim. Bir kısmını da su kaplumbağasının akvaryumuna koymuştum, onlarda orada gitti. 

Taşınma işleri sırasında çekmecemde o taşlardan bir tanesini buldum. Hiç bir özelliği ve güzelliği olmayan, üzerinde renkli iki çizgi barındıran basit bir taş. Üstelik nereden bulduğumu da hatırlamıyorum. Çekmecemde bulduğum sıradan minik taşım bana eskinin güzel günlerini anımsattı. O taşı muhtemelen gittiğim güzel bir yerde bulmuştum. Bu demek oluyor ki bulduğum bu taş, bana o günlerden gönderilmiş bir mektup niteliği taşıyor. Kaçınılmaz, bu mektup aynı zamanda içinde bulunduğumuz eve dair de bir anı da içeriyor.

Taş koleksiyonunu yapmaya başladığımda benden başka insanlarında bu koleksiyonu yaptıklarını bilmiyordum. Bir kaç film de ve kitapda bu koleksiyonu yapan insanları görünce heyecanlandım. Bu işin felsefesi bile varmış. Yanlış hatırlamıyorsam; Perihan Mağden'in "Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?" isimli kitabında, anne ve kız gittikleri yerlerden taşlar topluyorlar, o taşların yüzlerce yıldır çevrelerinde olup bitenlere şahitlik ettiğini söylüyorlardı. Ben de yeniden başlamaya karar verdim bu taş koleksiyonu işine. Tekrar başlayacağım ve bu sefer bulduğum taşlarında resmini çekip bloğuma koyacağım. Yapabilirsem o gün yaşadıklarımı, o an aklımdan geçenleri bir kaç cümle de olsa sizlerle paylaşacağım. Bu notların adı da "Çakıl Taşı Güncesi" olsun. Bu evde yazdığım son yazı da bunların ilki olsun :)

Not: Şimdi bu güncelerin ilkine de, çekmecemde bulduğum o taşın resmini koyarak başlıyorum. Eski koleksiyonumun anısına...


A.Kemal Ünsaçan
05•VII•13


2 yorumlama:

f.ferdi durusulu(günesinoğlu) dedi ki...

Merhaba Kemal dostum;
Çakıl taşı yazını görünce bir anda ilgimi çekti, çünkü nişanlıma "çakıl" diye hitap ettiğimden olsa gerek ki çok severim çakıl taşlarını, taş devri adlı çizgi dizide ki nişanlımın lakabı fred çakmaktaş'ın kızının adından gelse de ben çakıl taşını görünce dayanamam alırım atarım cebime, senin de bloğun daçakıl taşı güncesini oluşturma fikrini çok sevdim ve destekliyorum (: , bu arada çakıl taşı çikolatalarını tavsiye ederim, ne zaman ki avm'ye gideriz çantamızda bir çakıl taşlı çikolata kutusu ile eve dönmüş oluyoruz (:

sağlıcakla (:

akunsacan dedi ki...

Merhabalar. Yorumunuz ve desteğiniz için teşekkür ederim. Evet, güzel bir uğraşıdır. Bu aralar taşınmakla meşgul olduğumuz için yeni bir günce yazamadım. Ama kararlıyım, devamı en kısa sürede gelecek. Bahsettiğiniz çikolataları da daha önce hiç duymamıştım. Ama yazdım bir kenara, teşekkürler :)

Yorum Gönder

YORUMUNUZU YAZARKEN LÜTFEN ŞUNLARA DİKKAT EDİN;

• Anlaşılır bir türkçeyle yazmaya dikkat edin. (Türkiye'de yaşamamıza rağmen
böyle bir kural koymuşsam varın gerisini siz düşünün. Ben düşünmekten bıktım artık)
• Hakaretvari argo yorumlarda bulunmayın. (Hiç hazzetmem)
• Yorumunuzun konu ile alakalı olmasına dikkat edin. (E lütfen!)
• Yorum Formunu doldurduktan sonra,
Profil Seç -> ADI/URL bölümüne bir şeyler yazın ki körebe oynamak zorunda kalmayalım.
• En önemlisi, samimiyetle laubaliliği birbirine karıştırmayın.
• Kurallara uymayan yorumlar silinmektedir.
• Şimdi buyrun, can kulağıyla sizi dinliyorum.