Yalnızca Taş Değil ?¿

























Markette çekildiği anlaşılan bir resim, ne demek istediği anlaşılmayan bir başlık ve onları açıklamaya çalışan bir yazı. Başlık, resim ve konu birbirinden tamamen farklı olsa bile sonunda karara bağlayabiliriz sanırım.  Sanırım bu uyuşmazlıkla blogumdaki en alakasız yazı kategorisinde birinci olacak, sesinizi duyar gibiyim ve size hak veriyorum. :) Ne demek istediğimi ve neler hissettiğimi belki de çok azınız hissedecek. Taş var, o yüzden etiketimiz, Çakıl Taşı Güncesi.

Yıl 2010, hastalığımın teşhisi koyulduğundan bu güne dek ister istemez bende bir soyutlanma duygusu meydana geldi. Önceden de insan ilişkilerini pek sevmediğim için bu duyguya ilk başlarda minnet duydum. Zamanla insanlardan hiç ummadığım kadar uzaklaşmış olduğumu fark ettim. Yalnızca sosyal medyadan insanlarla görüşüyordum. Dışarıya fazla çıkmamamın nedeni, hastalığımın uzun mesafelerde yol yürümeme izin vermemesi ve tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duymamdı. Ona bindiğim zaman tüm insanların gözlerinin üstümde olacağını hissediyordum. Davetsiz misafir olarak gözlerime kilitlenmiş bakışlarında acıma duygularını hissedeceğimi düşünüyordum. Halbuki utanılacak bir şey yapmadım, acınacak bir durum da yok. Yalnızca ön yargılarım bana böyle hissettiriyordu. "Çekinilecek bir durum yok, herkesin başına gelebilecek  sağlık probleminden başka bir şey değil, yalnız değilsin," diye kendime tekrar tekrar telkin verdim. Ama nafile. Sanırım bunun sebebi insanlardan herkes kadar hoşlanmamam olabilir. Şimdi, bahçemizin müdavimlerinden olan yavru kedi gözlerini dikmiş bana bakıyor. Bir gözü yaralanmış. "Bak bana, ben insanlara hiç aldırıyor muyum?" diye soruyor ve benden cevap beklemeden kardeşinin yanına giderek hayat oyununa devam ediyor.

Şimdilerde bu duyguyu yeni yeni aşmaya başladım. Babam bugün, belki daha önce onlarca kez sorduğu soruyu yine sordu, "Benimle gelmek ister misin?" Gideceği yer bir yapı marketti ve ben öyle yerlere gitmeyeli bir kaç yıl olmuştu. Her seferinde verdiğim tartışmasız, "Hayır," cevabımdan farklı olarak bu kez, "Gelirim," dedim. Yıllardır yapmadığım bir iş olduğundan ve ilk defa tekerlekli sandalyeyle insan içine çıkacağım için önce biraz heyecanlandım. Ardından, arabadan inip tekerlekli sandalyeye binince tüm ön yargılarımın yersiz olduğunu gördüm. Küçük çocuklar dışında kimsenin bana uzun süre bakmadığı fark ettim. Kendimce bulduğum yöntemler sayesinde (yani ben öyle düşünüyorum) bana bakan insanların acıma duygusunu elage ettim. "Yazık, acaba ne problemi var ki bu genç yaşta tekerlekli sandalye kullanıyor?" gibi düşündüklerini hissettiğim bana kaçamak bakışlar atanlara karşın sürekli gülerek, onların da gülümsemelerini sağladım. "Vay be, her şeye rağmen gülümsemeye devam ediyor," olarak düşüncelerine yön verdiğimi düşünüyorum. (Belki ben öyle hissettim, sürekli hikaye yazmaktan böyle oluyor işte (: ) Zaman zaman da bacaklarımı oynatarak, bakışlarını benden başka yöne çevirdiklerini, "Korkulacak bir şeyi yok sanırım," dediklerini hisseder gibi oldum. Halbuki hep, bir gün tekerlekli sandalyeye binersem, insanlarla (çok fazla insanla) karşılaştığımda güneş gözlüğü takmış olacağımı düşünürdüm. Bugün tüm çekincelerimden sıyrılıp güneş gözlüğümü kabına hapsettim. Bugün kendim için bir ilke imza attım. Dediğim gibi, bu hissettiklerimi yalnızca benimle ortak duyguları paylaşanlar anlayabilir. Ve onlara tavsiyem; lütfen, sizler de bir adım atın. Dışarıdaki Dünya düşündüğünüz gibi korkunç değil. Ama, bunca yaşadıklarımdan sonra insanları hala sevemiyorum. Tamam, tamam, itiraf ediyorum, eskisi kadar çok değil. :)

Resme ve neden Ç.T.G kategorisinde yer aldığına gelecek olursak. Gittiğimiz yer yapı mağazası olduğu için, reyonlar arasında gezerken kaldırdım telefonumu ve doğal taş desenli zemin kaplamalarının resmini çektim. İşte böyle, sanırım bu seferki Çakıl Taşı Güncesi'ne düşülecek notlar bunlardı. Sevgiyle kalın, ön yargılarınızın size hükmetmesine sakın izin vermeyin.

Not: Yine kategoriye uygun bir taş olmadığının farkındayım. ;)

II.Not: Söylemeden edemeyeceğim, bu yazım, blogumdaki 100. Yazı oluyor. Eh, birlikte nice 100lere, ne diyim. :)


A.Kemal Ünsaçan 
25•VIII•13


2 yorumlama:

Adsız dedi ki...

Kurgularının yanında bu tarz yazılarında hoşuma gidiyor,tebrik ederim :)

akunsacan dedi ki...

Çok teşekkür ederim :)

Yorum Gönder

YORUMUNUZU YAZARKEN LÜTFEN ŞUNLARA DİKKAT EDİN;

• Anlaşılır bir türkçeyle yazmaya dikkat edin. (Türkiye'de yaşamamıza rağmen
böyle bir kural koymuşsam varın gerisini siz düşünün. Ben düşünmekten bıktım artık)
• Hakaretvari argo yorumlarda bulunmayın. (Hiç hazzetmem)
• Yorumunuzun konu ile alakalı olmasına dikkat edin. (E lütfen!)
• Yorum Formunu doldurduktan sonra,
Profil Seç -> ADI/URL bölümüne bir şeyler yazın ki körebe oynamak zorunda kalmayalım.
• En önemlisi, samimiyetle laubaliliği birbirine karıştırmayın.
• Kurallara uymayan yorumlar silinmektedir.
• Şimdi buyrun, can kulağıyla sizi dinliyorum.