Yaşamdaki Güncellemeler veya Şimdiki Zaman


...Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum... 

Can Yücel'in şiiriyle başlamak konumuza olmasa bile şuanki ruh halime çok uygun düşüyor. Bu sayede kendimi daha iyi özetlemiş olduğumu hissediyor ve rahatlıyorum. Özellikle son mısrayı vurgulayarak, altını çizerek, kalınlaştırarak... Bu zorunluluğun ve tüm zorlukların yorgunluğu yordu beni. Paslanmışım... Normalde bir çırpıda doğması gereken başlığın üzerinde uzun süre tepindim. Sırf bu yüzden denememin; tasarladığım kadar uzun, arzuladığım kadar güzel olmayacağı aşikar. Öyleyse hemen başlayalım.

Mevsim yaz, havalar hem serin hem sıcak, yağışlı ve ben mezunum. Okul biteli iki ay anca olmuştur. Garip bir fırtınanın içerisindeyim, herşeyin havada olduğu. Tüm düşünceler, fikirler, doğrular, yargılar, yanlışlar, planlar, hayaller, beklentiler, arzular... Amaçlar... pişmanlıklar...  Gözgözü görmek şöyle dursun, akıl bu fırtınada doğduğu güne hayretle bakıp çıldırmamayı umuyor. Yıkılmış taştan bir kalenin hortuma kapılmış parçaları gibi birbirine çarpıp birbirinden uzaklaşıyor tüm düşüncelerim. Rüzgar deli... Bulutlar bulanık... Karanlık kavi... Ya da okyanusta bir kasırganın içinde. Bir yelkenlinin spiraller çizen döngüye ilerlemesi gibi herşey. Kafamın içndekiler, hayallerim, yaşadıklarım... Abartıyı severim. Metaforlara baş vurmadan anlatmam da imkansız. Yoksa gerçeklik daha sıkı sarıyor benliğimizi. Soyutluk herzaman iyidir.

Eskilerden bi arkadaşım, dipsiz bir tünelin içinde olduğunu söylemişti. Zamanın birinde. Karşıdan gelen ışığın kurtuluş mu, yoksa trenin ışığımı olduğunu bilmiyordu. Ve bu bilinmezlik onu korkuya hapsetmişti. Neticede tünelden kurtuldu. Ama şimdi o tren peşinden geliyor. Kaçmak zorunda, dursa olmaz... Merak ediyorum, acaba benim tünelim kaç metre uzunlukta, kaç düşünce karanlığında ve kaç duygu boşluğunda. Kestirmek imkansız. Daha tünelin nersindeyim onu bile bilmiyorum, belki de daireler çiziyorum. Heryer karanlık.

Duygularım, metaforlarım ve onlardan geriye kalan herşey bir kara delkte emilmişcesine inceliyor. Birbirne karışıyor... Taneciklere ayrılıyor... Farklı bir zaman ve boyuta püskürmeden önce beyaz bir şarkı olup üstüme yağıyor... Her zerreyle belki tek tek mücadele edebilirim. Merceksiz bakıldığında bile önemsiz şeyler. Ama birleştiklerinde mesele halini alıyorlar. Küçük Prens'in gezegenini kaplayan baobap ağaçları gibi... Savaşımın rengi bin ayrı tonda. Her gün artıyor, bölünüyor, çoğalıyor. Yenileri ekleniyor, bitmiyor.

Tüm bunlara rağmen dışarıdan bakıldığında basbayağı mutlu görünüyormuşum. Başka bir arkadaşım, iç huzuruna nasıl ulaştığımı sormuştu. Çağımızdan uzak bi soyutlukta nasıl yaşadığımı ima etmiş olmalı. Sadece şaşırdım. Yaşamın tekilliği içerisinde öyle bişeyi yakaladığımı veya nasıl ulaştığımı bilmiyordum. İçimde eksi ve artılar hep içiçe oldu. Ben sadece kimi zaman birinin sesini kıstım, diğerini yüskselttim. Kimi zamansa kendimi müziğin ritmine bıraktım. Sussalar olmaz... "Belki bu hâlin fizyolojik, psikolojik filân izahı vardır." demiş Nazım Hikmet Ran. Katılıyorum...

İlk paragraftaki kadar yorgun değilim şimdi. Güneş çıktı. Kalbim bitkin düşsede ruhum rahvan ilerliyor. Yazmak iyi geldi. Garip bir sessizlik var şimdi, zihnimdeki iniltilerin üstünü örten. Tahayyüllerim başka merkezli artık. Yaklaşık bir yıl önce planladığım bir yazı vardı. Yukardakiyle tabana tabana zıt. Birtürlü cesaretimi toplayıp başlayamadığım bir çeşit ilaç. Belki yakında onu yazar ve paylaşırım. Yaşam iksiri gibi bişeyler olur.


S  O  N

A.Kemal Ünsaçan
07•VIII•17


0 yorumlama:

Yorum Gönder

YORUMUNUZU YAZARKEN LÜTFEN ŞUNLARA DİKKAT EDİN;

• Anlaşılır bir türkçeyle yazmaya dikkat edin. (Türkiye'de yaşamamıza rağmen
böyle bir kural koymuşsam varın gerisini siz düşünün. Ben düşünmekten bıktım artık)
• Hakaretvari argo yorumlarda bulunmayın. (Hiç hazzetmem)
• Yorumunuzun konu ile alakalı olmasına dikkat edin. (E lütfen!)
• Yorum Formunu doldurduktan sonra,
Profil Seç -> ADI/URL bölümüne bir şeyler yazın ki körebe oynamak zorunda kalmayalım.
• En önemlisi, samimiyetle laubaliliği birbirine karıştırmayın.
• Kurallara uymayan yorumlar silinmektedir.
• Şimdi buyrun, can kulağıyla sizi dinliyorum.