Bin Muhteşem Güneş-Halit Hüseyni

Aaaah ah. Böyle kitap olur mu ya. Daha da kötüsü, böyle bir yaşantı olur mu. Kitabın her satırı duygu yüklü. Ve ben, o her satırı okurken tüm Dünya'daki savaşlara bir kez daha lanet ettim.

Bin Muhteşem Güneş; Afgan asıllı ve aynı zamanda Amerikan vatandaşı olan Halit Hüseyni'nin (Khaled Hosseini) ikinci kitabı. İlk eseri olan "Uçurtma Avcısı" da beni çok etkilemişti. Halit Hüseyni kitaplarında; doğduğu şehri, yani Afganistan'ı resmetmiş. Kitapta bahsettiği gibi; Bir devlet başkanı seçilir, sonra öldürülür ve yeni bir devlet başkanı seçmek için iç savaş başlatılır. Kabil'deki insanlar bir elinde süt şişesi, diğer elinde silah taşımaya alışmıştır artık.

Kahramanlarımızdan ilki olan Meryem, Herat'da doğmuştur. Babası Celil'in dört karısı vardır. Meryem'in annesi Nana'nın bazı psikolojik sorunları vardır. Kendi itibarını lekelemek istemeyen Celil, Nana'yı ve Meryem'i diğer karılarıyla yaşadığı evinden çok uzaklara yerleştirir. Arada bir Meryem'i görmeye gelir fakat hiçbir zaman ona, diğer çocuklarına davrandığı gibi davranmaz. Ama küçük yaştaki Meryem babasını herşeye rağmen çok sever. Annesi Nana'nın gösterdiği gerçekleriyse reddeder. Bir gün gizlice yaşadıkları kulübeden kaçarak Celil'in yanına gider. Fakat onu eve almak istemezler. Birkaç gün kapının önünde sabahlar. Babasının şoförü tarafından zorla yaşadıkları kulübeye götürüldüğünde ise Nana'nın intihar etmiş olduğunu görür. Mecburen Celil Meryem'i kendi evine alır ama artık Meryem değişmiştir. Olayları annesi Nana'nın gözünden görmektedir. Celil'le ve üvey kardeşleriyle hiç konuşmaz. Yaşı 15'dir ve çok geçmeden 45 yaşındaki, Celil'in arkadaşı Raşit ile evlendirilir. Celil ve karıları bir an önce Meryem'i evden defetmek isterler. Evlendikten sonra, önceleri kendisine iyi davranan Raşit daha sonraları işkence yapmaya başlar.  Sürekli olarak erkek çocuk istemektedir. 

Bu sırada yönetim el değiştirmiştir. Mücahitler sovyet işgalinden kurtulmak için savaşmaktadır. Meryem 19 yaşındayken karşı komşuları bir doğum daha gerçekleştirir. Komşusunun Ahmet ve Nur isminde iki oğlu savaştadır, Leyla ismini koydukları kızıysa ihtilalin olduğu gece Dünya'ya gelir. Hikayenin bundan sonraki kısmını Leyla devralır. Annesi oğullarının hasretiyle yanıp tutuşurken kendisiyle eski bir öğretmen olan babası ilgilenir. Arkadaşları; Tarık (ismini unuttuğum iki kız arkadaş daha) ve diğerleriyle beraber çocukluklarını yaşamaktadırlar. Aradan yıllar geçer, hepsi büyürler. Leyla'nın abileri direnişte şehit olurlar. Yönetim tekrar tekrar el değiştirir. Amerika'nın silah yardımı yaptığı milisler, Rusları kovduktan sonra bu silahlarla birbirlerini öldürmeye başlarlar. Yönetime; Özbekler, Tacikler, Hazaralar, Peştunlar gibi birçok ırk sahip çıkmak isterler. Şehre iç savaştan kopup gelen mermi ve roketler yağmur gibi yağmaktadır.

Leyla 15 yaşına geldiğinde Kabil'deki savaş iyice katlanılmaz bir hal almıştır. Tarık ve ailesi Pakistan'a kaçarken Leyla mecburen Afganistan'da kalır. Oğullarının yasını tutan annesi illede zaferi görmek istemektedir. Tarık'ın Afganistan'dan ayrıldığı günün üzerinden iki hafta geçtikten sonra babasıyla ikisi annesini ikna ederler. Tarık'ın ve ailesinin arkasından Pakistan'a kaçmak için sevinçle evden ayrılmak üzerelerken gelen bir roketle hayatları simsiyah olur. Anne ve baba ölmüştür. Leyla'ya karşı komşuları Meryem ve Raşit bakar. Ve olaylar daha da acıklı bir hal alır. Leyla da Meryem'in kaderine ortak olur.

Gerçekten güzel bir kitap ama duygusal yönü sebebiyle okumadan önce iyice düşünülmesi gereken bir kitap. Halit Hüseyni sizi Afganistan sokaklarına alıp götürüyor. Çok güçlü bir kalemi var. Ama kitapta bahsedilenlerin yalnızca bir kurgu olmadığını, buna benzer milyonlarca hayat hikayesinin sürüp gittiğini bilmek insanı üzüyor. Ne uğruna; bunca savaş, bunca gözyaşı, vahşi bir hayvancasına gözünü kan ve para bürümüş çatışmalar? Ne uğruna? Kitap bittikten sonra sorgulamadan edemiyorsunuz. İnsan insana yaşamak dururken neden Dünya'yı bu hale getiriyorlar diye soruyorsunuz. Çok yazık.

Kitap tamamen hüznün renklerine boyanmış olsa da sonu Allah'tan güzel bitiyor da nihayet rahat bir nefes alabiliyorsunuz. 

KİTABIN İSMİNE İLHAM OLAN ŞİİR - SAİB-İ TEBRİZİ

Bu kentin ne çatılarını aydınlatan ayları sayabilirsin 
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi


A.Kemal Ünsaçan 
02•IX•13


0 yorumlama:

Yorum Gönder

YORUMUNUZU YAZARKEN LÜTFEN ŞUNLARA DİKKAT EDİN;

• Anlaşılır bir türkçeyle yazmaya dikkat edin. (Türkiye'de yaşamamıza rağmen
böyle bir kural koymuşsam varın gerisini siz düşünün. Ben düşünmekten bıktım artık)
• Hakaretvari argo yorumlarda bulunmayın. (Hiç hazzetmem)
• Yorumunuzun konu ile alakalı olmasına dikkat edin. (E lütfen!)
• Yorum Formunu doldurduktan sonra,
Profil Seç -> ADI/URL bölümüne bir şeyler yazın ki körebe oynamak zorunda kalmayalım.
• En önemlisi, samimiyetle laubaliliği birbirine karıştırmayın.
• Kurallara uymayan yorumlar silinmektedir.
• Şimdi buyrun, can kulağıyla sizi dinliyorum.