İç Dünyamızda Ne Değişti?

Küçükken sürekli günlük yazardım. Bu beni çok mutlu ederdi. Yazarken karşımda, sadece benimle konuşan, bütün sırlarımı bilen birisini hayal ederdim. O benim gizli bahçemdi. Kimseye söyleyemediklerimi oraya yazardım. Dert ortağımdı yani.

Geçenlerde bir baktım, en az beş yıldır hiç günlük yazmamışım. Yıllar sonra yeniden günlük yazmak istedim. Bunun eskiden olduğu gibi kolay olacağını düşündüm ama öyle olmadı. Şaştım kaldım. Hiç duraksamadan onca hikaye yazan ben, zoraki bir sayfa anca karalamışım. Okuduğumda da baktım ki tamamen saçmalamışım. Birer cümleyle eskiyi anlatmışım. Oda çekimser cümlelerle tabi. Yazdıklarımı başka biri okuyacakmış gibi düşüncelerimi çok kısıtlı yazmışım. Dalgınlıktan o dosyayı da yanlışlıkla sildim zaten (Günlüğümü kaybettiğim için yeni günlüğümü tablet bilgisayarımda yazmıştım).

Sonra uzun uzun düşündüm ne değişti, içimdeki gizli bahçemin kapılarını nasıl kilitledim diye. Cevap basitti. Önceden aklıma gelen güzel şeyleri hemen günlüğüme yazarken, şimdi hemen Facebook'ta yazıyorum. Günlüğümü sadece ben bilirken şimdi herkes biliyor, o yüzden kısıtlı ve şifreli cümleler doğuyor. Bir ilhamla gelen güzel cümleleri 140 karaktere sığdırıp Twitter'a koyuyorum. Gittiğim güzel bir yeri uzun uzun günlüğüme yazmak yerine, Foursquare'dan herkese duyuruyorum. Aynı şekilde, güzel bir manzaraya önceden sadece ben ve günlüğüm şahit olurken, şimdi Instagram'da doğal olarak bir sürü insanda buna ortak oluyor. Böyle böyle gizli bahçem kayboldu. Onunla birlikte o bahçede saklanan içimdeki çocukta.

Değişen şeyler bunlar. İçimizdeki çocuğun yerini geniş sosyal medya yelpazesi aldı. İyi mi oldu peki? Hem evet hem hayır. İnternet gerçekten iyi bir şey, bunu kesinlikle kabul ediyorum. Bence yüzyılın en büyük icadı. Doğru şekilde kullanabilirseniz sesinizi çok yere, umduğunuzdan daha büyük kitlelere duyurabilirsiniz. Ama kullanırken dikkat edilmezse içinizdeki gizli bahçenin kapılarını, yanlış kişilere ardına kadar açabilirsiniz. Ne bir özeliniz kalır, ne de mahreminiz. Farkında olmadan içinizdeki, sadece sizinle konuşan o çocuğu öldürebilirsiniz.

Ben bunların farkına vardım. Fazla geç olmadan tekrar günlük yazmaya başladım. Artık rahat rahat yazabiliyorum. Sosyal medyayı ve günlüğümü birbirinden ayırabiliyorum. En güzeli de, yazdıklarımı sadece ben bildiğim için büyük bir öz güvenle ve huzurla yazıyorum. Eğer sizde günlük yazmayı bırakmışsanız en kısa zamanda yeniden başlamanızı tavsiye ederim. Zihininizdeki, sadece size özel gizli bahçenizin keyfini çıkarın ve sizi bıkmadan dinleyebilecek sırdaşınızı sakın üzmeyin. En içten sevgilerimle..

A.Kemal Ünsaçan
25•III•13


0 yorumlama:

Yorum Gönder

YORUMUNUZU YAZARKEN LÜTFEN ŞUNLARA DİKKAT EDİN;

• Anlaşılır bir türkçeyle yazmaya dikkat edin. (Türkiye'de yaşamamıza rağmen
böyle bir kural koymuşsam varın gerisini siz düşünün. Ben düşünmekten bıktım artık)
• Hakaretvari argo yorumlarda bulunmayın. (Hiç hazzetmem)
• Yorumunuzun konu ile alakalı olmasına dikkat edin. (E lütfen!)
• Yorum Formunu doldurduktan sonra,
Profil Seç -> ADI/URL bölümüne bir şeyler yazın ki körebe oynamak zorunda kalmayalım.
• En önemlisi, samimiyetle laubaliliği birbirine karıştırmayın.
• Kurallara uymayan yorumlar silinmektedir.
• Şimdi buyrun, can kulağıyla sizi dinliyorum.