Uzun zamandır yazmayı düşünüyordum. Ama aklımda, ne yazacak birkaç satır vardı ne de bende yazacak güç vardı. Yaklaşık 1 yıldır kendimle ve çevremle mücadele içindeydim. 2010 Kasımında öğrendiğim MS isimli hastalık yüzünden sürekli gelgitler yaşıyordum. Korkuyordum, ama korkum hastalıktan değil hastalığın ilerleme ihtimalindendi. Çevrenin de bu korkuya katkısı yok değildi. En tehlikeli şeyin cehalet olduğunu öğrendim bu süreçte. Her acının zamanla unutulduğunu gördüm. İyi dost kötü günde belli olurmuş sözünü bizzat test ettim.
Daha önce böyle bir hastalığı duymamıştım. İlk başlarda fazla umursamadım. Ama bir soru sürekli beynimi kurcalıyordu "hadi daha kötü olursa". O plaktonların sadece mr resimlerinde değil, beynimin içinde olduğu gerçeği hafife alınmayacak kadar korku veriyordu. Ama şunları da biliyordum: Düşünce gücü, neolitik bilim v.s. Bir noktadan sonra bunlar da tesir etmemeye başlıyor. Bu konuda ben şanslıydım. Kendim düşünemediğim zamanlarda çok değerli dostlarım beni bana bırakmadı. =)
Araştırdık, Türkiye'de bu hastalık üzerine uzmanlaşmış çok iyi doktorlar var. İlk isim olarak, Konya Selçuklu Tıp Fakültesinde Hakan Ekmekci'yi önerdiler, ama yurt dışında olduğu için Ankara Hacettepe Üniversitesi'nde Rana Karabudak hocamı bulduk. Gerçekten söylendiği gibi Türkiye'de bir numaralı isim. Rana hocanın gözetimi altında ilaçlarımı kullanmaya başladım. Bazen arttı, bazen azaldı bazen de hastanelerde yattım, ama şu an iyiyim.
Velhasıl şimdi burdayım. Hastalığımın ağır olduğu dönemlerde birisiyle tanışmıştım. 12 yıldır bu hastalıkla yaşıyor ve ilaçlarını düzenli olarak kullandığı ve kendine dikkat ettiği için şu an gayet iyi durumda. Ben de kendime bir söz verdim, neden ben de bu durumda olmayayım dedim. Kendimi iyi hissettiğimde tekrar bloglarıma ve yazılarıma geri dönmeye karar verdim. Ve işte burdayım, verdiğim sözü biraz erkene alıyım dedim. (Verilen sözlerin zamanla bütün benliği oluşturduğuna inanıyorum) Normale dönüyüm ve hayattan kopmayım diye tekrar yazmaya başladım. Okunma veya beğenilme kaygısı gütmeden sadece yazıyorum işte. Bu dönem okuluma da ara vermeyi düşündüm. Bir süreliğine evde müzik dinliyor, kahve içiyor ve yazar psikolojisine bürünüyorum.
İnşallah bundan sonra çok daha iyi olacağım. Allah'ın yardımı ve sevdiklerimin desteği ile. Sağolun, iyi ki varsınız. Hadi bu kadar yeter, daha yazmak istedigim şeyler var =)
Saygılarımla...
Kemal Ünsaçan
14•X•10
4 yorumlama:
Eminim ki daha iyi olacaksin,buna senden bile daha cok inaniyorum. Canimsin sen...
Tesekkür ederïm Berfe abla =)
Ruh mükemmel ise fiziğin önemi var mı? Mana mükemmel ise maddenin önemi ne? İkisi birden verilmemişse hangisini tercih etmek gerekir? Cıvıl cıvıl yuva mı, kokuşmuş saray mı? Berrak bir bardak su mu yoksa bulanık okyanus mu? Mükemmel bir mi, Lüzumsuz iki, üç, beş, bin, milyon mu? Sonu gül olan dert mi, sonu kül olan zevk mi? Hadi çık bakalım çıkabilirsen.
Tesekkür ederim =)
Yorum Gönder
YORUMUNUZU YAZARKEN LÜTFEN ŞUNLARA DİKKAT EDİN;
• Anlaşılır bir türkçeyle yazmaya dikkat edin. (Türkiye'de yaşamamıza rağmen
böyle bir kural koymuşsam varın gerisini siz düşünün. Ben düşünmekten bıktım artık)
• Hakaretvari argo yorumlarda bulunmayın. (Hiç hazzetmem)
• Yorumunuzun konu ile alakalı olmasına dikkat edin. (E lütfen!)
• Yorum Formunu doldurduktan sonra,
Profil Seç -> ADI/URL bölümüne bir şeyler yazın ki körebe oynamak zorunda kalmayalım.
• En önemlisi, samimiyetle laubaliliği birbirine karıştırmayın.
• Kurallara uymayan yorumlar silinmektedir.
• Şimdi buyrun, can kulağıyla sizi dinliyorum.