Yalın Mutluluk

Sonunu merak ettiğim bir hikaye oldu çıktı hayatım. Yaşamımdaki artı ve eksilerin bu kadar çok oluşu yorgun düşürdü beni. Sanki bir otobüsteyim ve camdan hangi tarafa bakacağımı şaşırmış haldeyim. Ben tam bir şeye odaklanmışken birde bakmışım başka bir şeyle ilgilenirken buluyorum kendimi.

Belkide olması gereken de budur. Mesela hayat buymuş diyelim. İşte ozaman şaşırtmazdı ki hiçbir şey beni. Bazen kendimi ağlarken bulurum belkide, sebepsizce, katıla katıla gülerim. Önemsemem ki hiç birini. Hayatın bu olduğuna inanmışımdır çünkü. Bundan başka bir hayat tanımamışım ki hiç.

Böyle olması için neler vermezdim. Bilinçaltıma gereksiz yere atılmış fazlalıklardan kurtulurdum enazından. Bir papatyayı elime alıp "seviyor, sevmiyor..." diyecek kadar saf ve tüm düşüncelerden sıyrılmak isterdim. Yaşardım, yaşardım, yaşardım ve karşıma olumsuz bir şey çıkınca "Hııım, demek öyle" derdim mesela. Nekadar iyi olurdu.

Mutluluğun nedemek olduğunu anlardım. Ya da zamanın birinde anladım ve şimdi de onu arıyorumdur. Evet bence öyle. Mutluluğu hiç tadmasam ondan bahsedebilirmiydim. Ama sanki bir rüyayı hatırlamak gibi şimdi. O rüyayı gördüm biliyorum, istersem yeniden de görebilirim.

Tamam. Madem her şeyi düşünmekte özgürüm, yağmuru düşünmek istiyorum. Herzaman ruhumu okşayan rüzgarı düşünmek istiyorum. Evrendeki tüm güzellikleri yada birbirini hiç görmeyecek olan kuşları ve balıkları. Sınır koymadan, herkesin nediyeceğini umursamadan istediğim gibi yaşarım. Hiç yaşamamışçasına negatifleri hatırlamamamkta özgürsem eğer bende hatırlamam. Yaşamımın özünü düşünürüm ve mutlu olurum.

Tik tak, tik tak. Zaman ilerlemiştir, bunu farketmem için saate ihtiyacım yok. Belki bir gün gelir ve şimdiki düşüncelerimi unuturum. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. Ama bunları unutmamak için, tarihe bir not düşmek için bunları yazmaya mecbur hissediyorum kendimi. Çünkü ben biliyorum ki hep yazdıklarımı yaşadım. İşte buda benim menkıbem..

Kemal Ünsaçan
29•VII•12